Filmin Konusu : 1841 Yılının savaş öncesi Amerika'sında özgür bir zenci olan Solomon Northup, müzik işi için kendisiyle görüşmek isteyen iki adam tarafından alıkonulup, köle olarak satılmasını, başından geçenleri ve 12 yıllık esaretini gözler önüne seriyor.
Film Yorum : 1841 de başlayan Amerikalıların Afro-Amerikalılara yaptığı zulümleri, ırkçılığı anlatan bir film. 9 dalda en yüksek adaylığı elde etti. Anlattığı konu itibariyle film güzel ama bazı diyaloglar ve sahneler sanki daha iyi olabilirdi. Belki benim beklentim yüksekti. Bazı yerleri bana fazlaca uzun geldi.En iyi film Oscar'ını hak etti mi ? derseniz bence tartışılır. Puan 10/7
Filmin Konusu : Uyuşturucu bağımlısı ve HIV taşıyıcısı Ron Woodroof'un hayatından esinlenerek beyazperdeye aktarılıyor. Ron Woodroof'a 1986 yılında AIDS yüzünden 30 günlük ömür biçilir. Teşhiş sonrası FDA kurumundan yasal onaylı olarak kullanabileceği tek ilaç olan AZT'yi almaya başlayan Ron hızla ölümün eşiğine doğru sürüklendiğini fark eder. Çareyi ABD'de yasal olmayan ama dünyanın dört bir yanında bulunan, doğal ilaçlara başvurmakta bulur. Kendisiyle ilgilenen doktorlardan biri olan arkadaşı Eve Saks'ın da yardımıyla Ron farkıdna olmadan çevresindeki hastlar içinde bir iletişim ve satış ağı kurmuş olur. "Dallas Buyers Club" olarak bilinen bu oluşum FDA'nın tedavisi yerine alternatif tıbbı tercih edenlerin çaresi olur ve dahası hastalar üzerinde onaylı AZT'den daha çok işe yarar. Fakat durum çok geçmeden fark edilir ve ilaç firmaları ve FDA Ron'a karşı büyük bir savaş açar. Film 30 günlük ömrü kaldı dendilen Ron Woodroof'un kişisel mücadelesine odaklanıyor.
Film Yorum : Uyuşturucu bağımlısı ve HIV taşıyıcısı olan Ron Woodroof'un hayatından esinlenerek yapılan film 30 günlük ömrü kaldı denilen Woodroof'un kişisel mücadelesini anlatıyor.
Bu filmin konu ve oyunculuklarını anlatmak uzun sürer. Oscar ödülleri verilmeden önce Matthew McConaughey ve Jared Leto için Oscar 'a yakın demiştim. Öyle de oldu ve bileklerinin ,oyunculuklarının hakkıyla ödüle uzandılar. Matthew McConaughey öyle zayıflamış ki tanımakta güçlük çekebilirsiniz. Sırf Rayon rolünü oynayan” Jared Leto” için bile bu film izlenebilir. İtiraf edeyim Leto yu ben tanıyamadım. Muhteşem bir makyaj ve oyunculuk çıkarmış. Film anlatım itibariyle sıkmadan ve kesmeden izlettiriyor. Yıllar sonra bile hatırlanacak oyunculuklar için 3 Oscar 'lı bu filmi kesinlikle ve şiddetle tavsiye ederim. Yalnız başlangıç sahnesi dahil ilk 45 dakikada birkaç ufak sahne var. Ailecek izlemeyiniz. Puanı : 10/8,5
Filmin Konusu : Mickey Prohaska küçük bir kasabada sigortacılık yapmakta, bir yandan kendi işini kurmaya çalışırken diğer yandan da kendisinden ayrılmaya çalışan eşiyle arasını düzeltmeye çalışmaktadır. Mickey'e göre her şey insanları hikayesine inandırmaktan ibarettir. Yalnız yaşayan yaşlı bir çiftçiye sigorta satmaya çalışan Mickey, adamın çok daha büyük bir hazinesi olduğunu keşfeder. Bir şekilde çiftçiyi aradan çıkartıp, nadide bulunan kemana ulaşamaya çalışırken, dengesiz, sinir bozucu bir tamirci olan Randy'nin işine burnunu sokması hiç planlamadığı olaylara yol açacaktır. Mickey şimdi Randy'nin işlediği cinayete mecburen suç ortağı olmuştur, dahası onun şantajlarına boyun eğmek zorunda kalmıştır. Daha çok yapımcı kimliği ile tanınan Jill Sprecher'ın yönetmen koltuğuna oturduğu filmin senaryosu ise gene Jill ve Karen Sprecher kardeşlere ait.
Film Yorum : Film başlarken o kadar durağan ve basit başlıyor ki " tavsiye edilen film bu mu ya " diyebiliyorsunuz. Ama ikinci yarısı ve finali ,hem başlangıcı telafi ediyor hem de izlediğinize değiyor. Bence tavan arasında kalmış güzel filmlerden bir tanesi.
Filmin Konusu : 16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır.
Film Yorum : Ölümcül hastalığa yakalanmış iki gencin dram ve romantizm dozu yüksek hikayesini anlatan bir film. Drama dozu Türk filmlerindeki gibi değil. Daha oturaklı seyirciyi sıkmayan ve sürekleyici. Başrol oyuncusu Shailene Woodley başarılı bir performans sergilemiş. Zaten büyük ihtimalle bir kaç yıl içinde daha da yükselecek ve Kate Winslet vari bir havada yerini sağlamlaştıracak gibi görünüyor. Duygusal filmlerden hoşlananlara tavsiyemdir. 7/10
Filmin Konusu : Hayallerini New York’ta gerçekleştirmek isteyen sevgilisinden ayrılmasıyla Gretta'nın iniş çıkışlarla dolu hayatı da değişir. Burada bir başına kalan Gretta, şans eseri tanıştığı bir yapımcı sayesinde kaderine meydan okuyacaktır..
Film Yorum : Bence Müzik filmlerini sevenler için biçilmiş kaftan. Hiç sıkmadan devam eden arada müziklerle coşturan ve olması gerektiği bir final yapan film beni fazlasıyla memnun etti. Keyifli bir şeyler izleyelim diyenlere tavsiye olunur.
Filmin Konusu : “Labor Day”, bir taraftan ergenliğin getirdiği sorunlarla mücadele ederken bir taraftan da evin erkeği olmaya çalışıp toplumdan uzaklaşmış annesi Adele’e bakmaya çalışan 13 yaşındaki Henry Wheeler’ın hikâyesini konu ediyor. Okul alışverişine çıktıkları sırada Henry ve annesi hem korkutucu hem de yardıma muhtaç Frank Chambers’la karşılaşır ve sonra da kaçak bir suçlu olduğu ortaya çıkan bu adam, kendisini yanlarına almaları için anne-oğlu ikna eder. İşçi Bayramı’nın olduğu bu uzun hafta sonunda meydana gelen olaylar, anne-oğlu hayatlarının geri kalanını şekillendirecektir.
Film Yorum : Bir anne oğulun kaçak bir suçluyu evlerine aldıktan sonra değişen hayatlarını anlatan film sıkmadan ilerleyen yapısı , Josh Brolin ve Kate Winslet 'in sağlam oyunculukları ile birleşince seyir zevki olan bir film çıkmış ortaya. İzlenmesini tavsiye edebileceğim filmlerden.
Filmin Konusu : Carl Casper şık bir restoranda çalışan bir baş aşçıdır. Kendi mutfağına ait yemekleri nefistir ama lokantanın menüsüne bağımlı çalıştıkça yaratıcılığı ve ona bağlı olarak da yemeklerinin lezzeti düşüşe geçer. Üstelik önemli bir gurmenin yemekleri hakkında yaptığı olumsuz eleştiriler Carl için bardağı taşıran son damla olur.
Yeteneğine rağmen kariyerinde düşüşe geçtiğini hisseden Carl'a tam da bu dönem bir teklif gelir: ikinci el bir bir yemek karavanı al ve kendi işinin patronu ol! Oğlu Percy ve eski bir arkadaşı olan Martin’in yardımıyla Carl Amerika yollarında yemeğe ve yeni lezzetlere ve de en önemlisi hayata dair tutkusunu yeniden keşfedecektir.
Film Yorum : Konu itibariyle çok fazla beklentiye girmeden ailece izlenecek bir pazar filmi. Yemek ve aşçılık üzerine merakınız varsa rahatlıkla izlenir. Açken seyredilmemesi tavsiye olunur. Filmin yarısında mutfağa doğru gidebilirsiniz. :)
Filmin Konusu : Gonzalo ve Ivan Pelayo’nun karşısına hayatlarının fırsatı çıkmıştır. Kendilerine has bir yöntem ile rulet oynayarak zengin olma planları yapmaktadırlar. Kısa süre içinde işleri büyütürler fakat kumarhane müdürü bu olayın peşini bırakmamaya kararlıdır. Film Yorum : İspanya 'da gerçekten yaşanmış bir hikayeyi anlatıyor. Kumarhanelere girmesi yasaklanmış ve Rulette kendince istatistikler geliştirmiş bir kumarbaz baba ile akrabalarının eğlenceli hikayesi güzel vakit geçirtiyor. Filmin gerçek olması bence seyrederken etki ediyor. Puan 10/7
Filmin Konusu : New York'lu çekici ve göz alıcı bir ev kadını, son derece gösterişli bir yaşam sürmektedir. Ancak parasını bu denli cömertçe harcaması nedeniyle büyük bir mali krizin içine sürüklenir ve iflas etmenin eşiğine gelir. Tek çıkış yolu ise San Francisco'da tanıştığı ve kendisine finansal anlamda yardım edeceğini düşündüğü adamı bulmak için San Francisco'ya gitmektir.
Film Yorum : Woody Allen nın tarzını biliyor ve daha önceden de izlediyseniz bu filmden de sıkılmazsanız. Konu sıradan ama diaologlar çok güzel. Cate Blanchett ın oyunculuğu mükemmel. Hatta ders verir nitelikte.Histerik, rahatsız, takıntılı bir kadını oynuyor ve Oscar ödülünü sonuna kadar hak ediyor. Kesinlikle izlenmeli derim.
Filmin Konusu : Martin Scorcese tarafından yönetilen Para Avcısı, Jordan Belfort'un (Leonardo DiCaprio) hayat hikayesini konu almaktadır. Jordan Belfort henüz 24 yaşında zeki bir borsacıdır. Hırsı ve zekası onu Wall Street borsasında Stratton Oakmont isimli bir yatırım firmasının ceo'su haline getirir. Belfort kısa zaman içinde tam bir para avcısı haline gelir. Bir çok yatırımcıyı yanlış yönlendirmeler yaparak bu durumu kendi lehine çevirir ve milyonlarca dolar kazanıp zengin bir adam haline gelir. Ancak Belfort kolay kazandığı parayı gece hayatı ve lüks tutkusu sebebiyle bir kaç gün içinde bitirmektedir. Bu hızlı ve kontrolsüz davranışları yaşamını bir o kadar hızlı şekilde dibe vuracak hale getirir.
Film Yorum : Zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır 24 yaşında Jordan Belfort adında bir adamın hikayesi. En iyi film dahil 5 dalda Oscar’a aday oldu. Fakat hiçbirini alamadı. 4 kez aday olduktan sonra Leonardo DiCaprio’ya bu sene En iyi Erkek oyuncu ödülünü bu filmdeki performansıyla verileceği tahmin ediliyordu. Ama Brokerlara yaptığı bir konuşma var ki hakikaten oyunculuğunu konuşturmuş. 3 saat olmasına rağmen, film genel itibariyle sıkmasa da fazlaca ++18 sahneler, argo, küfür, uyuşturucu sahneleri içerdiğinden çoluğu çocuğu uzak tutun. Ailecek izlemeyin. Ayrıca bu filmin sponsoru uyuşturucu baronlarıymış gibi duruyor.. Eskiden filmlerde sigaraya özendirilirdi. Şimdi apaçık uyuşturucuya özendiriliyor.
Kısaca film bir kere de olsa izlenmeyi hak ediyor.
Filmin Konusu : Federal ajanlıktan emekli olan Benjamin Esposito geçmişte tanık olduğu ve içinde yer aldığı gerçek bir öykü üzerine kurulu bir roman yazmaya karar verir. Romanın olay örgüsü 1973 'te Buenos Aires 'te gerçekleşen vahşi bir tecavüz ve onu takip eden cinayetin failini bulma çabalarını konu almaktadır. Kısa bir süre sonra cinayetin acı dolu hatırası üzerine düşünmek ,Esposito 'nun güncel yaşamının detaylarını aydınlatmaya başlar ve onu duygularına ayna tutarak saplantılı bir aşkın ördüğü ağ ile yüzleşmeye zorlar.
Film Yorum : Arjantin ,İspanya ortak yapımı bu filmde gizem,suç, polisiye ögeleri bolca mevcut. İlk 1 saat durağan gelse de sonraki bölümlerde konusuyla saracaktır. Filmin son anlarına kadar çözülmemesi de sonuna kadar izlettirmesinde ki etkendir bence. Arjantin sinemasının hiç de yabanı atılır olmadığını gösteren bu filmi tavsiye eder , 2010 da En İyi Yabancı Film Oscar 'ını aldığını hatırlatmak isterim.
Filmin Konusu : Ejderha dövmeli Kız Noomi Rapace müdürü Christine 'e delicesine hayran olan hırslı iş kadını Isabelle 'i canlandırıyor. Masum ,şirin ve kullanılmaya açık Isabelle 'in bir sürü parlak fikri vardır. Christine de bu fikirleri çalmaktan çekinmez. Isabelle farkına varmadan Christine onu tehlikeli bir oyunun içine çekecek ,bu işin sonu savaşa ve cinayete varacaktır.
Film Yorum : Farklı finaller ve gizemli filmlerden hoşlanıyorsanız ,zamanınızda varsa rahatlıkla izleyebilirsiniz. Oyuncuların performansı ve filmin son yarım saati için bile olsa bir kere izlenir türden.
Filmin Konusu : Genç bir yazar internette tanıştığı bir kızı süslenmiş bir profille etkilemeye çalışır ,ancak kızın ona aşık olmasıyla kendini gerçek bir karmaşanın içinde bulur ve bir şekilde bu tavrını sürdürmek zorundadır.
Film Yorum : Zaman geçirmek için ideal romantik ,komedi filmi. Tolga Çevik 'in "Patron Mutlu Son İstiyor" filmine fazlaca benzerliği beni şaşırttı. İkisini de izlerseniz daha iyi anlaşılacaktır.
" Nocturne "1995 yılında Secret Garden grubunu tam anlamıyla dünyaya tanıtan parçadır. Dramatik bir melodisi vardır ve sadece 24 adet Norveççe kelime içerir.Şarkının geri kalan bölümü müzisyen Fionnuala Sherry tarafından çalınan keman intermezzosundan oluşur. Eurovision tarihinde başka hiç bir parça bu kadar az kelimeyle birinci olmamıştır.
"Nocturne" (nokturn) Hülyalı ,romantik yada duygulu karakterlerde özgür biçimdeki piyano parçalarını tanımlamakta kullanılan şiirsel formdur. Gece müziği anlamında da kullanılır.
1988 yılında İrlanda 'nın Dublin kentinde yapılan yarışmada Celine Dion İsviçre adına Türk asıllı İsviçreli besteci Atilla Şereftuğ tarafından bestelenen"Ne partez pas sans moi" adlı parçasıyla yarışmış ve birinci olmuştur. Bu parça aynı zamanda Celine Dion 'nun dünya çapında tanınmasnı sağlamıştır.
1982 yılında İngiltere 'nin Harrogate kentinin ev sahipliği yaptığı Eurovision şarkı yarışmasında Almanya tarihinde ilk kez ,o zaman 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Nicole 'un Ein Bischen Frieden parçasıyla 161 puanla kazanmıştı. Ayrıca 2005 te Avrupa Yayın Birliği tarafından Eurovision tarihindeki en popüler 15 şarkı dan biri seçilmiştir.